Aracı Hizmet Sağlayıcıların Ayıplı Mal/ Hizmetten Sorumluluğu Ve Yargıtay Kararı İncelemesi

25 Ocak 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin E. 2021/4000 K. 2021/11403 sayılı ve 15.11.2021 tarihli kararı çok ciddi tartışmaları beraberinde getirmiştir. Bu nedenle aracı hizmet sağlayıcıların ayıplı mal/hizmetlerden sorumluluğuna ilişkin verilen işbu karar yazımızda ele alınacaktır.

Yargıtay kararına konu uyuşmazlık “www.ciceksepeti.com” üzerinden sipariş verilen truf paketinin içerisinden sigara izmariti çıkması nedeni ile tüketici tarafından Tüketici Hakem Heyetine yapılan bedel iadesi talepli başvuru neticesinde verilen kararın ilgili firma yetkilileri tarafından iptalinin istenmesidir. Davacı firma, internet sitesi üzerinden faaliyetlerini sürdürdüğünü, uyuşmazlığa konu ürünün satıcısının kendileri olmayıp başka bir firma olduğunu, davalının ayıplı ürün teslim edilmesinden kaynaklı hakkında bedel iadesi talebi ile tüketici hakem heyetine başvurduğunu, davalının talebinin kabulüne karar verildiğini, taraflarına husumet düşmediğini belirterek Esenler Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığı'nın 20.03.2019 tarih ve 056120190000723 Sayılı kararının iptalini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince verilen kararda içinden sigara izmariti çıkan truf paketinden dolayı davacının sorumlu olduğu, tedarik eden firmaya rücu ilişkisinin kendi iç ilişkileri olduğu, hizmet almaya çalışan tüketicinin dava firmanın ismine duyduğu güvenle söz konusu hizmeti almaya çalıştığı gözetilerek hakem heyeti kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Yapılan başvurular nezdinde satıcı, ithalatçı ve üretici konumunda olmayan ancak tüketiciye hizmet sunan sağlayıcı konumunda olan davacı şirketin sorumluluğunun, 6502 Sayılı Kanun'un Üçüncü Kısım Birinci Bölümde “Ayıplı Mallar” başlığıyla yer alan 8 ve devamı maddelere göre ele alınmasının olanaklı olmadığı halde, davacı şirketin tedarikçi firmadan komisyon alması sebebiyle verilen hizmetlerden sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın, 6100 Sayılı HMK'nın 363. maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.

Yargıtay kararından özetle de: “Dava dosyasında uyuşmazlık elektronik ortamda alışverişi gerçekleşen ürünün ayıplı olmasından kaynaklandığı, 6502Sayılı Kanun'un 13. maddesinin birinci fıkrasına göre; ‘Ayıplı hizmet, sözleşmede belirlenen süre içinde başlamaması veya taraflarca kararlaştırılmış olan ve objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan hizmettir.’ Yine aynı Kanunun 11. maddesi uyarınca satıcı, üretici ve ithalatçının ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumluluğu bulunduğu, 01.05.2015tarihinde yürürlüğe giren 6563 Sayılı Kanun'un “Tanımlar” üst başlığını taşıyan2.maddesine göre hizmet sağlayıcı ‘Elektronik ticaret faaliyetinde bulunan gerçek ya da tüzel kişileri', aracı hizmet sağlayıcı ‘Başkalarına ait iktisadi ve ticari faaliyetlerin yapılmasına elektronik ticaret ortamını sağlayan gerçek ve tüzel kişileri' ifade ettiği, Aynı Kanunun 9. maddesi birinci fıkrası ve 26.08.2015 tarihli Elektronik Ticarette Hizmet Sağlayıcı ve Aracı Hizmet Sağlayıcılar Hakkında Yönetmeliğin “Aracı hizmet sağlayıcının yükümlülükleri” üst başlıklı 6. Maddesi uyarınca aracı hizmet sağlayıcıların, hizmet sundukları elektronik ortamı kullanan gerçek ve tüzel kişiler tarafından sağlanan içerikleri kontrol etmek, bu içerik ve içeriğe konu mal veya hizmetle ilgili hukuka aykırı bir faaliyetin ya da durumun söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü olmadığı ifade edilerek somut olayda, yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde internet ağı üzerinden elektronik ticarete imkan sağlayan davacı şirketin aracı hizmet sağlayıcısı konumunda olduğu ve taraflar arasında mesafeli satış sözleşmesi ön bilgilendirme formuna göre satıcı tarafın "... Pastanesi" olduğu, bu durumda davacı aracı hizmet sağlayıcının hizmet sunduğu elektronik ortamı kullanan gerçek ve tüzel kişiler tarafından sağlanan içeriği kontrol etmek, bu içerik ve içeriğe konu mal veya hizmetle ilgili hukuka aykırı bir faaliyetin ya da durumun söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü olmadığı” gerekçesi ile kanun yararın temyiz talebinin kabulüne karar verilmiştir.

Yukarıda yer verilen Yargıtay kararında ilgili firmanın aracı hizmet sağlayıcı olması nedeni ile hizmet sunduğu elektronik ortamı kullanan gerçek ve tüzel kişiler tarafından sağlanan içeriği kontrol etmek, bu içerik ve içeriğe konu mal veya hizmetle ilgili hukuka aykırı bir faaliyetin ya da durumun söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü olmadığı ifade edilmiştir.  Diğer bir deyişle ilgili firmanın aracı hizmet sağlayıcı konumunda olduğu kabul edilerek Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nun ayıplı mallardan sorumluluğa ilişkin hükümlerinden ayrılınmıştır. Kararın salgın dönemi ile birlikte artan online alışverişlerde ayıplı mal/hizmetlerden sorumluluğa gidilmesi açısından arz ettiği önem nedeni ile detaylı olarak incelenmiştir.

İlgili Yargıtay kararı, dayandığı kanuni düzenlemeler nezdinde haklı gerekçelere dayanmış olsa da yaygın bir şekilde kullanılan benzer online alışveriş sitelerinin sağladığı hizmetler karşısında tüketiciyi savunmasız durumda bırakmaktadır. Tüketici temelde bir mesafeli satış sözleşme ile görmediği, kendisine taahhüt edilen niteliklere sahip olduğuna inandığı bir ürünü ismine ve marka değerine güven duyduğu bir online alışveriş sitesinden almaktadır. Genel itibariyle de bu tarz online alışveriş siteleri, alışverişlerin büyük bir çoğunluğunda doğrudan satıcı konumunda bulunmakta; bu hallerde hakkın kullanılması açısından bir ihtilaf doğmamaktadır. Ancak bazı hallerde ilgili firmaların, kararda gerçekleşen somut olayda meydana geldiği gibi diğer küçük ya da orta ölçekli satıcıların ürünlerinin satımına aracılık ettiği takdirde aracı hizmet sağlayıcı sıfatını haiz olduğunun kabulü halinde tüketici, haklarını kullanma noktasında taraf sıfatını belirlemede zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Ortalama bir tüketicinin marka değerine güven duyulan firmanın, aslında sözleşmenin tarafı olmadığını düşünmesi yahut da bilmesi çok mümkün gözükmemektedir. Zira; ilgili ürünün pazarlamasının yapılması, tüketiciye bir öneri olarak sunulması, sözleşmenin akdedilmesi, ürünün gönderiminin aracı firmanın kendisine ait kargo şirketleri ile sağlanması, iade süreçlerinin yine aracı hizmet sağlayıcı konumunda olduğu görüşü benimsenen firma tarafından yönetilmesi söz konusu olmaktadır. Tüketici asıl satıcı ile hiçbir surette iletişime geçmemekte; hatta çoğu zaman varlığından dahi haberdar olmamaktadır. Kısacası sözleşmenin kurulması sırasında önem arz eden husus malın satıcısı olmamakta alışveriş yapılan sitenin güvenilirliği ön plana çıkmaktadır. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus mesafeli satış sözleşmesinde aracı hizmet sağlayıcı kavramının nasıl değerlendirilmesi gerektiğidir. Prof. Dr. Sezer Çabri de karara ilişkin açıklamalarında; mesafeli satış sözleşmesinin kurulmasına yönelik sistem dikkate alındığında şirketlerin mesafeli sözleşmenin kurulmasına aracılık etmekten ziyade bizzat sözleşmenin tarafını oluşturduğunu, malı gönderen ya da hizmeti sunan kişinin şirketin ifa yardımcısı niteliğinde olması nedeni ile bu şirketlerle yapılan sözleşmeden dolayı borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinde şirketin sorumlu olmadığının ileri sürülmesinin doğru olmadığı kanaatine yer vermiştir.

Kısaca özetlemek gerekir ise; ilgili Yargıtay kararı ile online alışveriş sitelerinin bir ürünün doğrudan satıcısı olmaması halinde aracı hizmet sağlayıcısı olarak nitelendirileceği, ilgili kanun hükümleri gereği hizmet sunduğu elektronik ortamı kullanan gerçek ve tüzel kişiler tarafından sağlanan içeriği kontrol etmek, bu içerik ve içeriğe konu mal veya hizmetle ilgili hukuka aykırı bir faaliyetin ya da durumun söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü olmadığı ve bu nedenle de sorumluluğunun bulunmadığı yönünde karar verilmiştir. Ancak uygulamada tüketicinin bulunduğu konum itibariyle ve tüm süreçlerin aslında online satış firmaları tarafından yönetilmesi sebebi ile sözleşmenin tarafı olup olmayacağı hususları da tartışma konusu olmuştur.

 

 

SON MAKALELER