Takdiri indirim nedenleri yargılama neticesinde hükmolunacak cezanın somut olayın ve failin niteliklerin göz önünde bulundurularak belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi hususunda dikkate alınır.Takdiri hafifletici nedenler veya esbabı muhaffife-i takdiriye olarak da anılan takdiri indirim nedenleri Türk Ceza Kanunu’nun 62. maddesinde düzenlenmiş olup uygulamada iyi hal indirimi, saygınlık indirimi gibi tabirlerle de ifade edilir.
Somut olayda takdiri indirim nedenlerinin varlığının kabulü halinde maddenin birinci fıkrası uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmi beş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir. Takdiri indirim nedenlerinin uygulanmasına karar verilirken birçok kriter göz önünde bulundurulur. Bu kriterler maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiş olup sınırlı sayıda değildir. Dolayısıyla madde metninde açıkça ifade edilmeyen kriterler de takdiri indirimin uygulanmasına karar verilmesinde etkilidir. Bunlar failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi kriterlerdir. Özellikle belirtmek gerekir ki, takdiri indirim nedenlerinin uygulanmasına kanunun hakime tanıdığı olanak nispetinde mahkemeye intikal eden vukuatın derinlemesine değerlendirilmesi sonucunda hükmolunur. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir.
Hakim takdir yetkisini kullanırken kanunun işaret ettiği sınırlar içinde kalıp sübjektif görüşlerinden, peşin hükümlerinden sıyrılıp objektif bir değerlendirme yapmalıdır. Bu değerlendirmeyi yaparken hukukun genel ilkelerine ve hakkaniyete aykırı davranmamalıdır. Takdiri indirim kurumuna getirilen, toplumda zaman zaman yargıya olan güvenin sarsılmasına yol açan, en temel eleştirilerden biri takdiri indirim nedenlerinin uygulanmasının suistimale açık olmasıdır. Ancak bu durum takdiri indirim müessesesinin gerekliliğine değil, onun uygulanmasına getirilen bir eleştiridir.
Uygulamada Yargıtay, yerel mahkemenin verdiği kararları denetlerken kararda gösterilen takdiri indirim nedenlerini de denetime tabi tutar. Yargıtay’ın incelemesinde takdiri indirim nedenlerinin uygulanması hususunda yerleşmiş bir içtihat olmamakla birlikte hakimin takdir yetkisini kullanırken makul ve makbul sebebin varlığını aramaktadır. Makul ve makbul sebebin mevcut olmadığı hallerde bu durumu bozma sebebi sayar. Nitekim Yargıtay’ın sırf hakimin takdir yetkisini belirtilen sınırlar içinde kullanmadığı, değerlendirmeyi yaparken hukukun genel ilkelerine ve hakkaniyete ters düştüğü gerekçesiyle bozma kararı verdiği birçok kararı mevcuttur.
Takdiri indirim nedenlerinin varlığı halinde, cezanın amacı ve niteliği göz önünde bulundurulduğunda, adalet duygusunu zedelemeyecek ölçüde ve hakimin takdir yetkisi sınırları içerisinde olduğu sürece isabetli bir uygulama olduğu düşüncesini taşımaktayız.