Koronavirüs Nedeniyle İşten Çıkarmalarda İşçi ve İşverenin Hakları

 

Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi ilan etmesine neden olan ve ülkemiz de olumsuz yönde etkileyen koronavirüs (Covid-19), toplum sağlığının yanında daha şimdiden ülke ekonomilerini de ciddi şekilde etkilemiş, ulusal ve uluslararası alanda alınan ve alınması muhtemel önlemlerle de etkilemeye devam edecek gibi gözükmektedir. Salgın hastalık nedeniyle ekonomide meydana gelen ve gelebilecek problemlerin de işçi ile işveren arasında bir takım uyuşmazlıklara neden olması muhtemeldir. Bu doğrultuda bu yazımızda salgın hastalık nedeniyle (koronavirüs gibi) işverenin iş sözleşmesini derhal fesih hakkının olup olmadığı, böyle bir hakkın varlığı halinde ise işçinin sahip olduğu haklar ve hak kazanacağı tazminatlar Yargıtay kararları ışığında, Koronavirüs Nedeniyle İşten Çıkarmalarda İşçi ve İşverenin Hakları başlıklı bu yazımızda değerlendirilecektir.

 

4857 sayılı İş Kanunu ’nun İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı başlıklı 25. maddesinin (III) numaralı bendinde, işçiyi iş yerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması halinde, işverenin derhal fesih hakkının olduğu açıklanmıştır.

 

4857 sayılı Kanunun 25/III bendinde belirtilen zorlayıcı sebepler ise Yargıtay ’ın devamlılık kazanmış kararlarında,

İşçiyi çalışmaktan alıkoyan nedenler, işçinin çevresinde meydana gelmelidir. İşyerinden kaynaklanan ve çalışmayı önleyen nedenler bu madde kapsamına girmez. Örneğin işyerinin kapatılması zorlayıcı neden sayılmaz (Yargıtay 9.HD. 25.4.2008 gün2007/16205 E, 2008/10253 K.). Ancak,sel, kar, deprem gibi doğal olaylar nedeniyle ulaşımın kesilmesi, salgın hastalık sebebiyle karantina uygulaması gibi durumlar zorlayıcı nedenlerdir.”(Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2016/9116, K. 2019/16141, T. 18.09.2019; ve E. 2016/14140 K.2018/21011 T. 20.11.2018)

 

“4857 Sayılı İş Kanunu 'nun 25/III'e göre işçiyi iş yerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması durumunda zorlayıcı bir sebepten söz edilir. Böyle hallerde geçici ifa imkânsızlığı oluşur. İş sözleşmesi askıda kabul edilir. Zorlayıcı sebepler tahdidi olarak sayılmamakla birlikte gerek öğreti, gerek uygulamada sel, kar, deprem gibi doğal olaylar ile sokağa çıkma yasağı, karantina gibi devlet otoritesi ile yapılan sınırlamalar sayılabilir.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2007/16205 K. 2008/10253 T. 25.04.2008) şeklinde açıklanmıştır.

 

Yine Yargıtay Kararlarında, bahsi geçen zorlayıcı sebeplerin varlığı halinde, iş sözleşmesini 4857 sayılı Kanunun 25/III bendi uyarınca fesheden işverenin işçiye kıdem tazminatını ödemesi gerektiği ancak ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğünün olmadığı açıkça ifade edilmiştir.

 

“İşçinin iş sözleşmesinin zorlayıcı nedenlerle 25/III bendi uyarınca feshi halinde, işverenin bildirim şartına uyma ya da ihbar tazminatı yükümlülükleri bulunmamaktadır. Ancak, 1475 sayılı Yasa’nın 14’üncü maddesi uyarınca kıdem tazminatının ödenmesi gerekir.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2016/9116, K. 2019/16141, T. 18.09.2019, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2016/6740 K. 2019/14563 T. 1.7.2019

 

Zorlayıcı sebepler ile iş akdinin feshi halinde Kanunun 25/III maddesi kapsamında kalan “çalışılmayan süreler” için yine Kanun'un 40. maddesi uyarınca işveren tarafından işçiye yarım ücret ödenebilecektir.

 

Yukarıda yer verilen Yargıtay kararlardan görüleceği üzere,salgın hastalığın varlığının yanında sokağa çıkma yasağı, karantina gibi devlet otoritesi ile yapılan sınırlamaların varlığı zorlayıcı sebep olarak sayılmaktadır. Bu şartlar olmaksızın işverenin ekonomik sebeplerle veya sağlık gerekçesi ile iş yerindeki çalışmayı durdurması işveren açısından bir zorlayıcı sebep sayılamayacaktır. İşverenin böyle bir karar alması ve bu durumu işçilerin maaş ve ödemelerine yansıtması işçi açısından Kanunun 24. maddesinin (III) numaralı bendi uyarınca fesih hakkı doğacaktır. Bu nedenle, işbu yazımızın yazıldığı ve paylaşıldığı tarihte genel bir sokağa çıkma yasağı veya karantina uygulamasının olmaması nedeniyle işverenin 4857 sayılı Kanunun 25/III bendi kapsamında iş akdini zorlayıcı sebeplere dayanarak feshetme imkânı bulunmamaktadır. Ancak İçişleri Bakanlığı tarafından 21.03.2020 tarihinde alınan karar ve 81 il valiliklerine gönderilen genelge ile 65 yaş ve üstü ile kronik rahatsızlığı bulunanların ikametlerinden dışarı çıkmaları sınırlandırılmış ve sınırlandırılmaya uyulmaması halinde ise Kabahatler Kanunu uyarınca para cezası uygulanacağı belirtilmiştir. Kronik hastalığı (koah, astım, şeker hastalığıgibi) bulunan bir işçinin yaşına bakılmaksızın belirtilen sınırlandırma kapsamında kalacak olması ve sınırlandırma sürecinin de bir haftayı aşması nedeniyle iş akdi işveren tarafından 4857 sayılı Kanunun 25/III bendi kapsamında feshedilebilecektir.

 

4857 sayılı İş Kanunu ’nun İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı başlıklı 24 maddesinin (III) numaralı bendi,işçinin çalıştığı iş yerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa, aynı Kanunun 25/III maddesinde işverene tanınan hak işçiye de tanınarak, işçinin derhal fesih hakkının olduğu açıklanmıştır. Bu doğrultuda işverenin, yukarıda sayılan zorlayıcı sebepler olmaksızın, ekonomik sebeplerle veya sağlık gerekçesi ile 1 haftadan fazla süre ile iş yerinde çalışmayı durdurması anılan madde uyarınca işçiye haklı nedenle fesih hakkı tanıyacaktır. Ancak kanaatimizce bu hakkın kullanılması, işçinin işçilik alacakları bakımından işin durması nedeniyle kayba uğraması veya işçilik alacaklarını tam ve eksiksiz alamaması halinde mümkün olabilecektir.

 

        İşveren açısından, devlet otoritesi tarafından alınmış bir sokağa çıkma yasağı ya da karantina olmaması halinde işverenin herhangi bir sebeple işi durdurmasının Kanunun 25. maddesinin (III) fıkrası uyarınca zorlayıcı sebep sayılamayacağını yukarıda belirtmiştik. Benzer şekilde işçi açısından da salgın hastalık gerekçe gösterilerek iş akdinin haklı nedene dayanılarak veya yine Kanunun 24. Maddesinin (III) fıkrasına dayanılarak zorlayıcı sebeplerin olduğundan bahisle iş akdinin sonlandırılması mümkün olamayacaktır. Buna karşın, işçinin çalıştığı iş yerindeki çalışma arkadaşlarında veya birlikteçalıştığı yöneticilerinde salgın hastalık virüsünün tespiti halinde işçinin iş akdini, Kanunun 24. Maddesinin 1. fıkrasının b bendi uyarınca haklı nedenle fesih hakkı bulunduğu kanaatindeyiz. Öyle ki anılan maddede, İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa, işçiye derhal fesih hakkı tanındığı açıklanmıştır.

 

      Diğer yandan, işveren, iş yerinde her türlü sağlık önlemini almakla yükümlüdür. 4857 sayılı Kanunun 4. maddesinde,işverenin çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğu açıkça belirtilmiş olup, yine söz konusu yükümlülüğe 6331 sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu ’nda ve İş Sağlığı Ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği ’nde düzenlenmiştir.

 

Ülkemizi de ciddi şekilde tehdit eden ve yayılımını önlemek amacıyla tedbir almak zorunda olduğumuz koronavirüs salgınına yönelik olarak, faaliyetlerine devam eden iş yerlerinde, işveren tarafından gerekli önlemlerin alınması, işçilerin sağlığını korumak açısından her türlü malzemenin sağlanması ve işçilerin devlet yetkililerinin yönlendirmeleri doğrultusunda bilgilendirilmesi gerekmektedir.

 

İşçi sağlığı açısından gerekli önlemlerin alınmaması halinde, işçi, İşçi Sağlığı ve Güveliği Kurumuna ya da işverene gerekli önlemlerin alınması konusunda başvurma hakkı bulunduğu gibi İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ’nun 13. maddesinin, 2. fıkrasında işçinin gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabileceğine de yer verilmiştir. Yine Kanunun 13.maddesinin 4. fırkasında, işçilerin talep etmelerine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda, tabi oldukları kanun hükümlerine göre iş sözleşmelerini feshedebileceği, düzenlenmiştir.

 

Koronavirüs Nedeniyle İşten Çıkarmalarda İşçi ve İşverenin Hakları başlıklı bu yazımızı özetlemek  gerekirse, işverenin, devlet otoritesi tarafından alınmış bir sokağa çıkma yasağı ya da başkaca bir sınırlandırma olmaksızın işi 1 haftayı aşan süre durdurması işçi açısından haklı nedenle fesih sebebi sayılacak iken, devlet otoritesi tarafından sokağa çıkma yasağı yada başkaca bir sınırlandırma kararının alınması ve bu sürenin 1 haftayı aşması halinde bu defa işveren açısından zorlayıcı sebeplere dayanılarak iş akdinin haklı nedenle feshi mümkün olabilecektir.

SON MAKALELER