Yargıtay 03.10.2019 tarihinde şahsi kanaatimizce yerinde olmayan ancak niteliği itibariyle emsal teşkil edebilecek ve tüketiciler açısından önemli neticeler doğurması muhtemel bir karar tesis etmiştir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2016/15203 Esas sayılı kararı uyarınca proje üzerinden gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile daire satın alan tüketiciye, teslim anında katalogda ve tasdikli proje ile gösterilenden daha düşük metrekareye sahip bir dairenin teslim edilmesinin açık ayıp olduğu ve bu kapsamda dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 4077 sayılı TKHK kapsamında açık ayıplara karşı satıcıya yapılacak ihbarların 30 gün içerisinde yapılması gerektiği, satıcının ayıbı gizlemeye yönelik bir girişiminin de olmadığı ve bu kapsamda tüketicinin teslim anında ayıptan haberdar olmasının mümkün olduğu, açık ayıbın 30 günlük süre içerisinde ihbar edilmemesi nedeniyle bu kaleme ilişkin tazminat istemlerinin reddinin gerekeceğine hükmetmiştir.
Tüketici kanunumuzda tüketici kavramı; “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” şeklinde tanımlanmıştır. Tüketici, niteliği itibariyle şahsi kullanım amaçlı bir şeyi satın alan, o hususta teknik bilgi ve birikimi olması beklenmeyen kişidir. Mevzuatımızın adı dahi tüketiciyi korumaktan bahsederken, ilgili kararda da değinildiği üzere satış aşamasında katalogdan gösterilen tasdikli projeye duyduğu güven ile taşınmazını teslim alan tüketiciden, teslim anında taşınmazı ölçmesi yahut inşaatın devamı sürecinde tasdikli proje üzerinde bir revizenin yapılıp yapılmadığı hususunu araştırmasını beklemek hakkaniyete ve kanunun ruhuna aykırı olmuştur. Şahsi kanaatimizce söz konusu ayıbın açık yahut gizli ayıp olup olmadığının tespiti için hangi nispette bir düşüklükten bahsedildiğinin de bilinmesi gerekir. Bu hususa ilişkin yargı kararında bir bilgiye rastlanılmadığı için yorum yapmayı da doğru bulmuyoruz. Ancak her şartta tüketicinin, bir tacire göre pozitif ayrıma tabi tutulduğu düzen içerisinde,taraflar arasında düzenlenen akde aykırı davranan, onaylı projeye aykırı olarak eksik ve hatalı imalat yapan yüklenicinin sorumluluğunun daha ağır olduğu, bu kapsamda tüketicinin imzalı onayı olmaksızın projede yaptığı değişiklikten sorumluluğun sürmesi gerektiği ve ayıbın gizli ayıp olarak kabul edilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
Ayrıca yüklenicinin akde aykırı imalatı neticesinde mal varlığında meydana gelen sebepsiz bir artışın meydana gelmiş olduğu bu kapsamda sebepsiz zenginleşme hükümleri tahtında tazminat istemlerine muhatap olabileceği hususunu da göz ardı etmemek gerekir.
Nitekim Yargıtay 13. Hukuk dairesinin 2016/15203 esas sayılı 3.10.2019 tarihli kararının sair benzer ihtilaflara emsal teşkil edebileceği, bu kapsamda doğabilecek mağduriyetlerin önlenmesi adına tüketicilere, proje ve katalog üzerinden satın aldıkları taşınmazlarını teslim alırken azami dikkat göstermelerini tavsiye ederiz.