Türk Borçlar Kanunu'na Göre İbra Sözleşmesi

Türk Borçlar Kanunu’na Göre İbra Sözleşmesi

Borçlar Hukuku

Borçlar Kanunu’nda borcu sona erdiren durumlar içerisinde; borcun ifası, ifa imkânsızlığı, ibra, süreli sözleşmelerde sürenin dolması, yenileme, takas, zamanaşımı ve borçlu ve alacaklı sıfatlarının birleşmesidir. Borcu sona erdiren durumlar içerisinde özellikle spor hukukunda adını çok duyduğumuz bir kavram vardır ki o da “ibra”dır. Uygulamada ibranameye en çok başvurulan alan iş hukukudur. Zira uzun yıllara dayanan bir uygulama sonucu iş akdi sonra eren işçiden, herhangi bir alacağının kalmadığının belgelenmesi adına ibraname alınmıştır. Yazının başlangıcında belirtildiği üzere, 2012 yılında yürürlüğe giren 6098 Sayılı Borçlar Kanunu öncesinde ibraname ya da ibra sözleşmeleriyle ilgili herhangi bir yasa maddesi bulunmamaktaydı. İş hayatında işçi-işveren ilişkisi sonucunda ibranameye sıkça başvurulmuştur. Ancak 2012 öncesi kanunlarda düzenlenmeyen bu kurum, ağırlıklı olarak Yargıtay uygulaması ile gelişmiş ve Borçlar Kanunu'nda da kabul edilen hükümler benimsenmiştir. Bunun yanında dernek statüsüne tabi olan futbol kulüplerinde de ibra kavramı söz konusu olmaktadır. Sık sık duyulan bu bu kavram aslında futbol kulübü yönetimleri tarafından pek açıklanmayan bir husustur. Değişen yönetim kurulunun görev süresi boyunca borçlandırıcı işlemlerini genel kurulda ibra edilerek yeni yönetime ya da Futbol A.Ş lere devredilmektedir. Hatta uygulamadaki bu sorun eski yönetimlerin sorumluluklarını ortadan kaldırıp aslında birçok başka soruna sebebiyet vermektedir. Ancak bu bilgi notunda incelenecek kısım TBK’ya göre ibrayı ve iş hukuku alanına dair olan kısmı ilgilendirmektedir.Buna göre:

TBK madde 132’ye göre ibra; “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.” İbra borçluyu ifa etmeden borçtan kurtarmak hususunda alacaklı ile borçlunun anlaşmasıdır. Diğer bir ifade ile ibra, alacaklının borçlu ile yaptığı bir akitle alacağından vazgeçerek borçluyu borçtan kurtarmasıdır. 132. Madde uyarınca ibra sözleşmesine herhangi bir şekil şartı konulmamış olup uygulamada ispat problemlerine karşı yazılı anlaşmalar ile borcun ibra edilmediğine dair iddiaların çürütülmesi ve hak kaybına uğranılmaması sağlanabilir. “İbra hukuki niteliği gereği bir anlaşma durumudur. İbra, mevcut bir borcu tamamen veya kısmen sona erdirmesi itibariyle, bir kimsenin alacağı bulunmadığını kabullenmesinden veya bir kimsenin alacağını talep etmeme taahhüdünde bulunmasından ayrılır. Ayni haklarda ve yenilik doğuran haklarda söz konusu olan tek taraflı feragatten farklıdır çünkü ibra edilmek istenen borç sadece alacaklının sona erdirme iradesine dayanmamaktadır. İçerisinde sözleşme ilişkisi bulunduğu için borçlunun, alacaklının feragat ettiği borçtan kendisi de feragat etmelidir aksi takdirde ibra geçerli olmayacaktır. Tek taraflı bir tasarruf işlemi olmaması sebebiyle borçlu ibrayı kabul etmediği takdirde borç, varlığını sürdürmeye devam edecektir.

Müteselsil borç ilişkisinde ibraname:

Müteselsil borçluluk, birden çok borçlunun her birinin alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olduğu borç ilişkisidir. Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır.

İbra borcu sona erdirir. Borcun ne miktarda ibra edildiği bir yorum meselesidir. Aksi anlaşılmadıkça ibra borcun tamamı için yapılmıştır. Bununla birlikte, alacaklı işlemiş faizleri saklı tutmuş olmadıkça veya bu, durum ve koşullardan anlaşılmadıkça, esas borç ibra ile sona erince, faiz borcu da sona erer. Bazı durumlarda özel kanun hükümleri ibra imkânını sınırlamıştır: İntifa ile yükümlü alacağın ancak intifa hakkı sahibinin rızasıyla ibra edilebilmesi, üzerinde rehin hakkı bulunan alacağın ancak rehin hakkı sahibinin rızasıyla ibra edilebilmelidir.

İş Hukukuna Dair İbra Sözleşmesinin Geçerliliği

Borçlar kanunumuzun 420.Maddesinde hizmet sözleşmelerine ve iş hukukuna yönelik cezai koşul ve ibra başlıklı düzenleme gerçekleştirilmiştir. Buna göre ;

Ceza koşulu ve ibra MADDE 420- Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir. İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur. İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanır.

 

Anılan maddede TBK 132. Madde ile kıyaslandığında hizmet sözleşmelerinde ibra şekil şartına bağlanmıştır. Bu şekil şartı sayesinde işçi-işveren arasındaki sözleşmede karşılıklı hakların iddiası bakımından ispat gücü kuvvetlendirilmiştir. Teamülde işçi-işveren arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde yazılı belgelerle ispat büyük bir önem taşıdığı için kanun koyucu hizmet sözleşmesi ilişkisi içerisinde bulunan taraflara borcu sonlandıran ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması koşuluna bağlamıştır. Ancak iş ilişkisi devam ederken işverenin işçiyi yönlendirebilecek olması sebebiyle gerçekleştirilen ibranameler Yargıtay içtihatları uyarınca geçersiz sayılmaktadır. İş ilişkisinin sona ermesinden sonra gerçekleştirilen ibranameler geçerli sayılacaktır. İş sözleşmesinin ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması şartı ibranameyi geçerli kılmaktadır.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/6566 E. 2017/6234 K. Sayılı kararında “Dairemizin kökleşmiş içtihatları çerçevesinde, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamlılığını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek adına iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yöndedir.” denilerek işçinin işverene karşı olan yükümlülükleri çerçevesinde oluşabilecek hak kayıpları önlenmektedir. Yargıtay’ın ibra sözleşmesine dair ehemmiyet verdiği başkaca hususlar ise şöyle sayılabilir. El yazısı ile düzenlenmeyen ibranamede işçinin adı soyadı, adresi ve imzası bulunmalıdır ve mutlaka işçinin kendi el yazısı ile yazılmalıdır. Önceden hazırlanmış, işçiye göre sadece boşlukların doldurulduğu bir ibranameye Yargıtay tarafından itibar edilmemiştir. İbranamenin tarih içermemesi, düzenleme zamanının tartışmalı olması halinde belgeye itibar edilmemektedir; Çünkü Kanun'da hüküm altına alınan bir aylık süre şekil şartıdır. Diğer delillerin, mevcut ibra belgesinin işçinin iradesini yansıtması hususunda tartışmalı olduğunu ortaya koyması halinde ibranamenin hukuka uygunluğundan söz edilemez. Edimler arasında işçi aleyhine aşırı orantısızlık bulunması halinde belgeye itibar edilmez. İşçinin yasal haklarını saklı tutması halinde geçerli bir ibra sözleşmesinin varlığından söz edilemez. Zira “hakların saklı tutulması” durumu ibranın ruhu ile çelişmektedir. İşçi lehine yorum ilkesi çerçevesinde, ihtirazı kayıt koyan işçinin ibra iradesinde bulunmadığı kabul edilmiştir. Uygulamada nazara alınan bu hususlar hak kaybının önlenmesi açısından Yargıtay kararlarına göre düzenlenmiş ve davalara konu olaylarda hüküm verilirken işçilerin hak kaybına uğramaması ya da işverenlerin kanuna aykırı işlemlerinin önlenmesi amaçlanmıştır.

Sonuç

Sonuç olarak ibra sözleşmesi karşılıklı anlaşarak gerçekleştirilen iki taraflı borcu sonlandıran bir durumdur. Alacaklının tek taraflı olarak gerçekleştireceği ibra sözleşmesi geçersiz sayılmıştır. İş ilişkisi olmayan durumlarda herhangi bir şekil şartı bulunmamakta olup, hizmet sözleşmesi kapsamında bulunan ilişkilerde şekil şartı getirilerek ispat kurumunu kuvvetlendirme ve hak kaybına uğramaların önlenmesi amaçlanmıştır. İş hukukunu kapsayan TBK madde 420 büyük bir öneme sahiptir. Burada kanun koyucu belirli şartlar getirerek ibra sözleşmesinin hangi geçerlilik şartlarına sahip olması hususunda düzenlemeler yapmıştır. İlgili maddede ibra sözleşmesi iş sözleşmesinin bitiminden bir ay sonra kadar gerçekleştirilebilir denmiştir ve devamında ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şartları aranmaktadır. Bu şartlara uyan ibra sözleşmeleri geçerli olacaktır. Bu hususlar neticesinde geçerli ve haklı bir fesih iddialarına dayanan fesihlerde dahi bir aylık sürenin beklenmesi gerekir. Beklenen bu süre kıdem ve ihbar tazminatı için herhangi bir sorun teşkil etmemektedir.

SON MAKALELER