Türk Ceza Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Değerlendirmesi

Türk Ceza Kanunu’nda yeni düzenlemeler ile birlikte özellikle işlenen suçların mağdurunun kadın olduğu durumlara ilişkin cezanın alt sınırını değiştiren ve cezayı ağırlaştıran düzenlemelere yer verilmiştir. Sağlık çalışanlarına ilişkin de düzenlemeler içeren, 7406sayılı "Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun", 27Mayıs 2022 tarihli 31848 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yürürlüğe giren düzenlemeleri incelemeden önce, kasten öldürme suçu, kasten yaralama suçu, eziyet suçu, tehdit suçu, kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi suçlarını ve bu suçların nitelikli hallerinin ne olduğunu incelememiz gerekmektedir.

1.Türk Ceza Kanunu Kapsamında Yapılan Düzenlemeler

Kasten Öldürme ve Kasten Yaralama Suçları

Ceza hukukumuzda kastın tanımı hukuka aykırı bir fiili bilerek ve isteyerek gerçekleştirmektir yani fail, suçun kanuni tanımındaki unsurları bilerek ve isteyerek hareket etmekte, sonuçlarını öngörerek suç içeren fiili gerçekleştirmektedir. Suçun nitelikli hali kavramı ise, bir suçun temel şeklinin daha ağır veya daha az cezayı gerektiren hallerle failin cezasının artması ya da azaltılmasıdır. Yazımıza konu olan TCK ve CMK değişikliklerinde kasten öldürme suçunun nitelikli halinin düzenlendiği TCK’nın 82. Maddesine (f) bendi eklenerek, kasten öldürme suçunun kadına karşı işlenmesinin cezası, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olarak belirlenmiştir. Kasten yaralama suçunu düzenleyen TCK 86. Maddenin 2.fıkrasına eklenen cümle ile basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek kasten yaralama suçunun "kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı altı aydan az olamaz" denilerek bu suçun kadına karşı işlenmesi halinde failin alacağı kasten yaralama suçunun cezasının alt sınırı yeniden belirlenmiştir.

İşkence, Eziyet ve Tehdit Suçları

a)Türk Ceza Kanunumuz kişinin vücut bütünlüğü ve ruh sağlığının yanı sıra şeref ve haysiyetini de birer hukuki değer olarak korumaktadır. İşkence suçunu kanuni tanımıyla açmak gerekirse; bir kamu görevlisinin, belirli bir sürece yayılan fiillerle sistematik biçimde bir kişiye karşı insanlık onuruyla bağdaşmayan, bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlar sergilemesiyle işkence suçu işlenmiş sayılır. Yapılan değişiklikle birlikte işkence suçunu düzenleyen TCK m. 94’ün ilk fıkrasına "bu suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı beş yıldan az olamaz". Denilerek cezanın alt sınırı yeniden belirlenmiştir.

b)Suçun kanuni tanımına göre eziyet suçu, bir kimseye karşı insan onuruyla bağdaşmayan, acı çekme ve aşağılamaya yol açan sistematik ve süreklilik arz eden fiillerin işlenmesiyle meydana gelir. Eziyet suçunun işkence suçu ile arasındaki fark ise suçun failinin işkence suçunda kamu görevlisi olması, eziyet suçunda ise failin herhangi biri olabileceği hususudur. Eziyet suçunu düzenleyen TCK 96. Maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile "suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı iki yıl altı aydan az olamaz". denilerek suçun mağdurunun kadın olması halinde cezanın alt sınırı yeniden belirlenmiştir.

c)Tehdit suçu, bir kimseye karşı, ileride gerçekleşme olasılığı bulunan bir haksızlığa veya zarara uğratılacağının fail tarafından mağdura sözlü veya davranışla bildirilmesidir. Tehdit suçu, söz, yazı, resim, şekil veya işaret ile de işlenebilecek bir suç olup önemli olan gerçekleştirileceği belirtilen haksızlığın mağdurun bilgisine ulaştırılmasıdır. Yapılan yeni düzenleme ile birlikte tehdit suçunu düzenleyen TCK’nın 106. Maddesinin ilk fıkrasına "bu suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz" eklenerek yukarıda bahsettiğimiz diğer maddelerdeki gibi bir suçun mağdurunun kadın olması durumunda daha fazla cezayı gerektiren hallerin veya cezanın alt sınırının yeniden belirlenmesiyle cezaların caydırıcılığının arttırılması sağlanmak istenmiştir.

 Israrlı Takip Suçu

TCK m. 123 de düzenlenen kişilerin huzur ve sükûnunu bozma başlığı altında uzun süredir çıkarılması beklenen ısrarlı takip suçu yeni bir fıkra ile 123. maddeye eklenen A fıkrasıyla hüküm altına alınmıştır. TCK m. 123/A’ya göre :

(1) Israrlı bir şekilde; fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olan faile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.

 (2) Suçun; a) Çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi, b) Mağdurun okulunu, iş yerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması, c) Hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi, hâlinde faile bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

(3)Bu maddede düzenlenen suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.”

Denilerek ısrarlı takip suçunun maddi unsurları açıklanmış, hangi hallerde ısrarlı takip suçunun oluştuğu açıklığa kavuşturulmuştur.

Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesi Suçu

TCK’nın 113. maddesine göre “Bir kamu faaliyetinin yürütülmesine, kamu kurumlarında veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında verilen ya da kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak sunulan hizmetlerden yararlanılmasına, engel olunması hâlinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” denilerek bir kişinin kamu faaliyetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi durumunda failin cezalandırılacağından bahsetmektedir. Yapılan yeni düzenleme ile birlikte suçun konusunun sağlık hizmetleri içeriyor olması halinde cezanın artırılacağını öngören fıkra eklenmiştir. Bahse konu düzenlemede ; “(2)(Ek:12/5/2022-7406/7 md.) Suçun konusunun sağlık hizmeti olması hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranına kadar artırılır.” denilmektedir.

2.Türk Ceza Kanunun Değişikliklerine Paralel Nitelikte Olan Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’nda Gerçekleştirilen Düzenlemeler

Tutuklama

Tutuklama, Anayasanın 19’uncu, AİHS’nin 5/1-c maddeleri ile garanti altına alınan kişi güvenliği yakından ilgili olup, sıkı koşullara bağlanmıştır. Ceza muhakemesi hukuku bakımından bir koruma tedbiri olan tutuklama, CMK’nın 100. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre tutuklama ; “ hakkında henüz mahkumiyet kararı verilmemiş olan şüpheli veya sanığın zorunlu hallerde hakim kararı ile özgürlüğünden yoksun bırakılması” olarak tanımlanmıştır. Yapılan düzenlemeler doğrultusunda CMK 100. maddenin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde tutuklama nedeni var sayılabileceği öngörülen ve "katalog suçlar" olarak bilinen suçlara kasten yaralama suçunun "beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı", "canavarca hisle" işlenmesi nitelikli halleri eklenmiştir.

Mağdur İle Şikayetçinin Hakları, Katılanın Hakları, Uzlaşma

a)Mağdur ile şikayetçinin haklarını düzenleyen CMK’nın 234. Maddesinin gerekçesinde “…Bundan böyle şikâyetçi ve mağdur soruşturma evresinde de aktif olabilecek, kolluk ve Cumhuriyet savcılığından delil toplanmasını, soruşturmanın selâmetini bozmamak koşuluyla Cumhuriyet savcısından belge örneği isteyebilecek, 153 üncü maddenin altıncı fıkrasına uygun olarak avukat vasıtasıyla soruşturma belgelerini ve muhafaza altına alınan eşyayı inceletebilecek, Cumhuriyet savcısının kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki kararın denetlenmesini isteyebilecektir. Mağdur ve şikâyetçiye son soruşturmada, yani kovuşturma evresinde de, duruşmadan haberdar edilme, kamu davasına katılabilme, katıldığı kamu davasında kişisel haklarını isteyebilme, tutanak ve belgelerden örnek isteyebilme, tanıkların davetini isteyebilme, avukatı yoksa, 251 inci madde gereğince baro tarafından bir avukat atanmasını isteyebilme, davaya katılmış ise kanun yollarına başvurabilme hakları tanınmıştır.”  açıklandığı üzere, CMK’nın 234. Maddesi ile birlikte mağdurun ve şikayetçinin soruşturmanın evrelerinde sahip olduğu haklar iyileştirilmiştir. Yapılan son değişikliklerle birlikte ise  CMK’nın 234. maddesinin soruşturma ve kovuşturma evresinde vekili bulunmaması halinde baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme hakkının kapsamı genişletilerek cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlara "çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçları ile kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence ve eziyet suçları" da eklenmiştir. “ Yine aynı düzenlemede eklenen iki bent ile "i) Kadına karşı işlenen kasten yaralama suçu" ile "j) Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu" da katalog suçlar arasında girmiştir.

b)Kamu davasına katılanın haklarını düzenleyen ve mağdur veya suçtan zarar görenin davaya katıldığında, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteyebilme hakkını düzenleyen CMK 239. maddeye yapılan ekleme ile bu kapsama "çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçları ile kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence ve eziyet suçları" da dahil edilmiştir.

c)Uzlaştırma kelime anlamı itibariyle de bağımsız ve objektif üçüncü bir kişinin, uyuşmazlığın taraflarına, olayın özelliklerine göre şekillenecek çeşitli çözüm önerileri sunup onların bu çözüm önerilerini müzakere etmesini ve sunulan çözüm önerilerinden birisinde anlaşmalarını hedefleyen bir alternatif uyuşmazlık çözümü yöntemidir. Özel hukuk alanında uzlaşmaya arabuluculuk kurumu adı verilmektedir. Ceza hukuku kapsamında uzlaşmayı CMK 253. Maddesi düzenlemektedir. Yapılan değişikliklerle birlikte CMK 253. maddesinin uzlaşma yasağını düzenleyen üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle "soruşturması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda" öngörülen bu yasak kapsamına yukarıda açıkladığımız "ısrarlı takip suçu (TCK 123/A)" da eklenmiştir.

 

3)Sonuç olarak kanun koyucu, özellikle kadına yönelik şiddetin önlenmesini, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesini ve cezanın caydırıcılığı ilkesinin etkinliğini daha da arttırarak uygulamada karşılaşılan sorunlara çözüm mahiyetinde düzenlemelerde bulunmuştur. Hukukçuların arasında sıklıkla tartışılan ve uzun uğraşlar sonucu yasalaşan ısrarlı takip suçu da TCK m. 123/A kapsamında kanunlaşmıştır. Birden fazla suçun cezasının alt sınırını yeniden belirleyen 7406  sayılı kanun aynı zamanda suçun mağdurunun kadın olması durumunda cezayı ağırlaştıran halleri de tabiri caizse güncellemiştir. Bu önemli düzenlemelerin TCK’nın uygulanmasındaki etkinliğini artırıcı nitelikte olduğu aşikardır.

 

 

Kaynakça :

https://www.barobirlik.org.tr/Haberler/turk-ceza-kanunu-ve-bazi-kanunlarda-degisiklik-yapilmasina-dair-kanun-hakkinda-bilgi-notu-82731

Ceza Muhakemesi Hukuku İşlemleri ve Adli Yazışmalar, Fahrettin DEMİRAĞ

SON MAKALELER